Tefecilik,
çoğu kez, borç alan kişinin parasını kullanmış olması nedeniyle borç veren
kişiye karşı üstlendiği aşırı derece ağırlıktaki bir yük ya da ödediği fazla
miktar olarak düşünülmüştür. Yahveist geleneğe göre, ilkesel olarak tefecilik,
zayıfın güçlü tarafından sömürülmesinden başka bir anlamı taşımamaktadır.
Kutsal Kitap’ın ya da Tevrat’ın Çıkış (22: 4), Levililer (25: 35-37) ve Tesniye
(23: 20) kitapları İsrail halkının içindeki kimselerden faiz alınmasını
kesinlikle yasaklamaktadır. Bu nedenle İsrailliler, mülkün ilk sahibine geri
döndüğü ve kölelerin de zincirlerini çıkarıp azat edildiği ellinci yıl anlamına
gelen Yubil görüşünü içtenlikle benimsemişlerdir. Elbette, saflık ve
dindarlığın gerektirdiği görevler, İsrailliler dışındaki uluslar tarafından da
ve yabancıları kapsayacak kapsamda yerine getirildiği gibi, birliğin
zayıflamaması için grup üyelerini dışarıdan gelenlere karşı da sorumlu
tutmuştur. Hristiyan geleneği de, fakiri ve zayıfı güçlüden korumuş, borç alan
ve veren kimselerin parasal güçlerini hiç dikkate almaksızın Orta Çağlar
boyunca faiz karşılığı borç vermeyi kötülüğün kendisi olarak görmüştür.
Journal Section | Makaleler |
---|---|
Authors | |
Publication Date | May 26, 2016 |
Submission Date | January 19, 2017 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 7 Issue: 1 |