Avrupa ile 18. yy ortalarında kurulan
yakın ilişkilerin yansımaları sadece askerî alanla sınırlı kalmaz. Geleneksel
resim sanatımızı derinden etkileyecek yenilikleri de peşin sıra ülkeye taşır.
Saray başressamlığı görevine getirilen Avrupalı sanatçıların beğeni toplayan
yağlı boya kompozisyonları, Saray’ın minyatür merkezli resim sanat anlayışında
değişime neden olur. Tuvallerine, yağlı boyanın gerçeklik yaratma algısını
güçlü bir şekilde taşıyan ressamların beğenilirliği/popülaritesi Saray’da hızla
artar. Artık Levnî (?-1732) ve Abdullah Buharî (18. yy) gibi ünlü
minyatürcülerin yerini, yağlı boya ustası Stanisław Chlebowski (1835-1884) ve
Pierre Désiré Guillemet (1827-1878) gibi yabancı ressamlar almaya başlar.
Osmanlı Sarayı’nın batılı anlamda
resme karşı beğeni ve ilginin artması, Avrupa’ya resim eğitimine öğrencilerin
gönderilmesine kaynaklık eder. Osmanlı Devleti padişahları 1830 yılı başından
itibaren sanat, topçuluk, kimya ve hukuk gibi değişik alanlarda öğrencileri
Avrupa’ya eğitime gönderir. Bu dönemde öne çıkan padişah Sultan Abdülaziz’dir
(1864-1876). Hem saray hem de saray dışı resim sanatının güçlü ve yaygın
etkinlik alanı bulduğu yıllardır. 1871
yılında resim eğitimini tamamlayıp yurda dönen (Şeker) Ahmet Ali Paşa’nın
(1841-1907), İstanbul’da 1873 yılı Nisan’ında gerçekleştirdiği ilk resim
sergisi bu oluşumun ilk meyvesi olarak düşünülebilir. Batılı anlamda ilk resim
sergimizin bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar olan sanatçı sayısı, 1875
yılında gerçekleştirilen ikinci sergide 20’ye ulaşır. (Şeker) Ahmet Ali
Paşa’nın gerçekleştirmiş olduğu ve umuma açık olan bu resim sergisi, Saray
dışında bir sanat ortamı yaratılmasına öncülük eder.
Aynı zaman diliminde ülkemize
yerleşerek, kendi sanatını maddî kazanca dönüştürmek isteyen yabancı sanatkârlar
da eksik değildir. Sultan Abdülaziz’in başressamı Pierre Désiré Guillemet’nin
İstanbul’da bir resim akademisi açması bu dönemdedir. Toplumun beğeni ve
ilgisini kazanan bu ilk özel atölyeyi Türk sanatçıların açtığı resim atölyeleri
takip edecektir. Yerli ve yabancı sanatçılar tarafından işletilen bu ilk resim
atölyeleri, 1883 Mart’ında açılacak olan Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kadar
İstanbullu sanatseverlerin uyanan resim yapma arzusuna cevap vermeye çalışır.
Bu bağlamda Osmanlı Devleti’ndeki ilk özel resim atölyelerinin eğitim şekli,
eğitim programları, güzel sanatlar eğitimine katkısı, bilimsel ve yeni veriler
ışığında irdelenmesi son derece önemlidir.
The close affiliations with Europe in the middle of 18th century were not limited in military field. The innovations which were going to influence our traditional painting art were also brought to the country. European artist, whose oil painting compositions were well liked, were appointed as Palace head painters; and they have caused a change on the miniature oriented painting art mentality of the Palace. Foreign oil painting masters such as Stanisław Chlebowski (1835-1884) and Pierre Désiré Guillemet (1827-1878) have taken the places of famous miniature masters such as Levnî (?-1732) and Abdullah Buharî (18th Century). The Ottoman Sultans were sending students to Europe for education in various fields such as art, gunnery, chemistry and law since the beginning of 1830. The prominent sultan of this period is Sultan Abdülaziz (1864-1876). These were the years when painting art, of both the palace and out of palace, had a strong and prevalent influence environment. Ahmet Ali Pasha’s, who has returned to home after completing his education in 1871, has held his first exhibition in April 1873 in İstanbul, and this could be counted as the first product of this formation. This exhibition was also held by Ahmet Ali Pasha and was open for public; this also pioneered for creating an art environment out of palace. There were also foreign artist living in our country, who wanted to have some income from their art. The head painter of Sultan Abdülaziz, Pierre Désiré Guillemet, has opened a painting academy in İstanbul during this period. This first atelier which has gained the liking and interest of the public was followed by the ateliers of Turkish artists. These first ateliers of both domestic and foreign artists have tried to answer the public desire for painting of İstanbul people until March 1883, the establishing of Sanayi-i Nefise Mektebi (School of Fine Arts). In this sense, with new data gained, a scientific scrutinization of the education styles, programs and their contribution to the fine art of the first private painting ateliers in Ottoman Empire, carries a high importance.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 4, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |