The language, which is a living entity, changes and develops in the process to meet the needs of its users. In addition to the changes in language itself, interactions in political, cultural, scientific and commercial fields are inevitably reflected in the language. The changes in sound, morphology, vocabulary and syntax affect the sound structures first. As a result of this effect, certain sound events such as sound reproduction, sound drop, and sound change occur for various reasons. In our study, the reasons of the sound descriptors in historical texts were taken from various angles and the samples were taken from these texts and their sounds were classified according to their positions. Basically, the pre-sound, internal sound and sound we examined in the final sound are subdivided according to their characteristics and subjected to a detailed examination. Throughout history, Chinese, Sanskrit, Persian and Arabic languages have been influenced by examples such as how they affect the Turkish language. In the conclusion section, taking into account the examples, historical commentaries were made as far as possible and frequently derived sounds were mentioned. The main reasons for the sound derivations are the shortening of the long vowels in the process, the accentuated pronunciations, the vocabulary of the words and the deterioration of the lip synchronization. In historical texts, the distinctions in the front sound and the last sound are less, while the distinction in the inner sound is higher. In the historical texts, the sound derivations are seen in the prepositions and some attachments as seen in the names and verbs. The most common sound reproduction in the annexes and prepositions is the reinforcement function and does not create any change of meaning. The sound reproduction is mostly done in foreign words in order to improve the sound system of Turkish and to make it easier to say “ı, i, u, ü” vowels; accepted semi-vowels “y” and also the “h” noise that generated by friction is used more.
Canlı bir varlık
olan dil, kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere süreç içerisinde
değişir ve gelişir. Dilin kendi bünyesindeki değişimlerinin yanında siyasî,
kültürel, bilimsel ve ticarî alandaki etkileşimler de kaçınılmaz olarak dile
yansır. Ses, biçimbirim, sözcük dağarcığı ve söz diziminde görülen değişimler
ilk olarak ses yapılarını etkiler. Bu etki neticesinde çeşitli nedenlerle ses
türemesi, ses düşmesi, ses değişimi gibi belli başlı ses olayları meydana
gelir. Çalışmamızda tarihî
metinlerdeki ses türemelerinin nedenleri çeşitli açılardan ele alınmış olup bu
metinlerden örnekler alınarak ses türemeleri konumlarına göre
sınıflandırılmıştır. Temelde ön ses, iç ses ve son seste incelediğimiz
türemeler özelliklerine göre alt başlıklara ayrılarak detaylı bir incelemeye
tabi tutulmuştur. Tarih boyunca Türkçenin etkileşimde bulunduğu Çince,
Sanskritçe, Farsça ve Arapça gibi dillerin Türk diline nasıl bir etkide
bulunduğuna örnekler aracılığıyla dikkat çekilmiştir. Sonuç bölümünde ise
örnekler göz önünde bulundurularak mümkün olduğunca tarihî dönemlere ilişkin
yorumlarda bulunulmuş ve sıkça türeyen seslere değinilmiştir. Ses türemelerinin
temel nedenleri uzun ünlülerin süreç içerisinde kısalması, vurgulu telaffuzlar,
sözcüklerin söylenişinde dil, dudak senkronizminin bozulmasıdır. Tarihî
metinlerde ön sesteki ve son sesteki türemeler az iken iç sesteki türemeler
daha fazladır. Tarihî metinlerde ses türemeleri isim ve fiil tabanında
görüldüğü gibi edatlarda ve bazı eklerde de görülmektedir. Eklerde ve edatlarda
en sık görülen son ses türemeleri, pekiştirme işlevli olup anlam değişikliği
yaratmazlar. Türemeler daha çok yabancı kelimelerde Türkçenin ses sistemini
geliştirmek üzere gerçekleşir ve bunu sağlamak için de sesletimi daha kolay
olan “ı, i, u, ü” ünlüleri; yarı ünlü sayılan ve kayıcı ünsüz niteliklerine
sahip olan “y” yanında sürtünme ile teşekkül eden “h” sesi daha çok
kullanılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 21, 2019 |
Published in Issue | Year 2019Volume: 9 Issue: 18 |