Kendi başına yaşama imkânına sahip olmayan insan
toplum içerisinde yaşamak durumundadır. Bu yüzden insan için sosyal bir
varlıktır ifadesi kullanılmaktadır. Toplum içerisinde toplumla beraber
sosyalleşen birey, bu sosyalleşme süreci içerisinde gerek kendisine gerekse
topluma yönelik birçok önemli etken işlevsel durumdadır. Bu önemli etkenlerden
biri de dildir. Oluşan toplumun birlik ve beraberliğiyle beraber devamının
sağlanmasında önemli bir fonksiyona sahip olan iletişimin gerçekleşmesi dille
sağlandığı gibi topluma dâhil olan bireyin kendi varlığını ortaya koyup ifade
etmesi de dil vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Ayrıca gerek toplumun gerekse
bireyin sahip olduğu imkânların sağlıklı bir şekilde geliştirilerek değerlendirilmesi
de büyük oranda dile dayanmaktadır. Zira düşünsel, bilimsel ve kültürel gibi
konularda yapılacak her türlü etkinlik bir şekilde dile dokunmak durumundadır.
Dolayısıyla tarafların herhangi birinde meydana gelen değişiklik diğerini de
bir şekilde etkilediğinden gerçekleşecek bu farklılıkta aralarında bir
paralellik söz konusudur. Bu yüzden dil, düşünce, kültür ve bilimsel
gelişmeleri tam anlamıyla birbirinden ayırmak ya da birbirinden bağımsız bir
şekilde ele alarak değerlendirmek sağlıklı bir durum arz etmeyecektir. Dil,
zihnin aynası olarak kabul edildiği gibi dil ile düşünce adeta bir kâğıdın iki
yüzü gibidir. Biri diğerinden ayrılamadığı gibi ikisini birbirinden ayrı ele
almak da mümkün değildir. Dil ve düşünceye bağlı olarak ortaya çıkan kültürü de
bunlar olmaksızın temellendirmek mümkün değildir.
Human, who is a creature that does not have the opportunity to live on
their own, have to live in society. For this reason, it is defined as a social
being. Being socialized in the society, many important factors are functional
for it and the society. One of these important factors is language. The
realization of communication, which has an important function in ensuring the
continuity of the formed society together with unity and solidarity, is ensured
through the language as well as the expression of the individual involved in
the society by expressing its own existence. In addition, the healthily
evaluation both the society and the individual's opportunities is largely based
on language. Because all kinds of activities such as intellectual, scientific
and cultural issues have to touch the language in some way. Therefore, since
the change in one of the parties affects the other in some way, there is a
parallelism between the differences. Therefore, it will not be healthy to
separate the language, thought, culture and scientific developments completely
or to evaluate them independently. Language is considered as the mirror of the
mind, and thought with language is like two sides of a paper. One cannot be
separated from the other, nor is it possible to treat the two separately. It is
not possible to justify the culture that emerges based on language and thought.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Mantık |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019Özel Sayı |