The relationship between Deleuze and Hegel and Deleuze’s obvious anti-Hegelianism manifests itself mainly in the Difference-in-Itself section of Difference and Repetition. The issue in this first part of Difference and Repetition consists of the critique of traditional metaphysics as a system of representation. Traditional metaphysics tries to represent existing things, instead of problemtising their genesis. It presents them by making them organized and suitable for the human eye. Traditional philosophy does this by subordinating difference to identity. Ultimately, for philosophy, difference is merely a means to guarantee the structure of the representational system based on identity and on harmony. However, Deleuze’s philosophy is a system of thought about the origin of the existence of things. Here, difference becomes the constitutive element. At this point, our aim will be to reveal the general structure of various representational systems. Our first subject will be Aristotle’s Organic Representational system, in which the limit of beings is well determined. After this system, we will move on to the infinite representational system, where the purpose of the limit is not the restriction but to enable the finite to pass beyond itself. According to Deleuze, the Philosophical systems that are similar to the latter are exemplified by Hegel and Leibniz. Essentially, in this section, Deleuze shows himself to be on the side of Leibniz and criticizes Hegelian dialectics. This criticism here shows that individual and unconscious creation is the basic question at the core of Deleuze’s system, which is based on the problem of origin. Deleuze’s aim is to build a system of philosophy based on Leibnizian philosophy, purified from old metaphysics defects and a reinterpretation of Kantian experience.
Deleuze Hegel Leibniz Aristotle Representation Concept Sufficient Reason
Deleuze ile Hegel arasındaki ilişki ve Deleuze’ün çok açık olan anti-Hegelciliği kendisini esas olarak Fark ve Tekrar’ın Kendinde Fark bölümünde gösterir. Fark ve Tekrar’ın bu ilk bölümünün tartışma konusu temsil sistemi olarak geleneksel metafiziğin eleştirisidir. Geleneksel metafizik, var olanların kökenini sorun edinmek yerine, onları temsil etmeye çalışır. Onları, düzenli ve insan gözü için uygun hale getirerek sunar. Geleneksel felsefe bunu farkı özdeşliğe tabi kılarak yapar. En nihayetinde felsefe için fark sadece temsil sisteminin özdeşliğe ve uyuma dayanan yapısını garanti etmek için bir araçtır. Oysa Deleuze felsefesi, şeylerin varlığının kökenine dair bir düşünce sistemidir. Fark burada kurucu unsurdur. İşte bu noktada amacımız çeşitli temsil sistemlerinin genel yapısını ortaya koymak olacaktır. Bu sistemler içinde ilk inceleme konumuz Aristoteles’in organik Temsil sistemi olacaktır. Sınırın iyice belirlendiği bu sistemden sonra sınırın amacının sınırlandırmak değil ama sonlunun kendi ötesine geçişini sağlamak olduğu sonsuz temsil sistemine geçeceğiz. Buradaki iki örnek sistem Hegel ve Leibniz’in Felsefe sistemleridir. Esasen bu bölümde Deleuze kendisini Leibniz’den yana taraf olarak gösteririr ve Hegelci diyalektiği eleştirir. Buradaki eleştiri de Deleuze’ün kökene yönelik kurulmuş sisteminin özünde bireysel ve bilinçdışı yaratımın önemli olduğunu gösterir. Deleuze’ün amacı da eski metafizikten arınmış bir Leibniz felsefesi ile Kantçı deneyimin yeniden yorumlanmasına dayanan bir felsefe sistemi inşa etmektir.
Yapılan bu çalışmada “Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi” kapsamında uyulması belirtilen tüm kurallara uyulmuştur. Yönergenin ikinci bölümü olan “Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiğine Aykırı Eylemler” başlığı altında belirtilen eylemlerden hiçbiri gerçekleştirilmemiştir.
ÇATIŞMA BEYANI Araştırmada herhangi bir kişi ya da kurum ile finansal ya da kişisel yönden bağlantı bulunmamaktadır. Araştırmada herhangi bir çıkar çatışması bulunmamaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | 17. Yüzyıl Felsefesi, 19. Yüzyıl Felsefesi, Çağdaş Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Nisan 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 13 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024Sayı: 27 |